Bağlanma, ilişkileri oldukça etkileyen bir kavramdır. Bağlı hissetmek veya hissetmemek ilişkileri oldukça etkiler. Çünkü birey olarak veya çift olarak bir gruba, bir yere veya bir kişiye bağlı olmak isteriz. Dolayısıyla bu aitlik duygusunu hissedemediğimiz takdirde huzursuz bir yapı bizi sarmalar.
Bağlanma tarzımız erken çocukluk dönemimizde anne-baba veya birincil bakım veren ile kurduğumuz ilişkilere göre şekillenir ve yetişkin hayatımıza etki eder. Dolayısıyla bu dönemde şekillenen bağlanma tarzı oldukça önemlidir. Şöyle ki; bebeklik döneminde oluşturulan duygusal bağlanma, romantik ilişkilerde kurulan duygusal yakınlıklar açısından oldukça önemli bir etkiye sahiptir.
Buradan yola çıkarak, bebeklik döneminde kurulan bağlanma tarzlarına açıklık getirelim. Araştırmalar sonucu üç tip bağlanma ortaya çıkmıştır. Bunlar;
- Güvenli Bağlanma: Güvenli bağlanan bebekler, annesini güvenli bir üs olarak belirler. Bu bebekler anne veya babasını ortamda görmediği zaman huzursuzlanır fakat geri geleceklerini bilir bundan dolayı onlara kavuşunca mutlu ve huzurlu hissedeler. Bu bağlanma tarzının yetişkin hayata yansıması ise, eşlerine daha güven çerçevesinde bağlanırlar. Romantik ilişkilerinde iyimser, mutlu olma eğilimi göstererek ilişkide belli bir doyuma ulaşırlar. Bu kişilerin ilişkileri uzun sürelidir. Tek edilme ve yakınlaşma ile herhangi bir sorun yaşamazlar. Bundan dolayı da daha sağlam temelli bir ilişkiden söz edebiliriz. Eşlerine karşı daha sadık ve sorun çözümüne karşı daha olumlu bakış açsına sahiptirler. Bu durum onların ilişkisini oldukça pozitif etkilemektedir.
- Kaygılı Kararsız Bağlanma: Bu bağlanma tarzına sahip bebekler, annesinden ayrıldığında oldukça şiddetli tepkiler ortaya çıkarırlar. Anne tekrar ortama geldiğinde hem ona yapışır ve hem onu iter. Uzun süre sakinleşemezler. Yetişkin hayata yansıması ise, eşlerinin onları tek edeceğini sürekli biçimde düşünme ve yine sürekli biçimde sevilip sevilmediğini sorgulama davranışı gösterirler. Bu kişilerin aşırı bağlılık ve yakınlık arzusu partnerini bunaltır ve ilişkiden uzaklaşmasına neden olur. Bu tarz yapılanmaya sahip yetişkinlerin ilişkisi aynı partnerden defalarca ayrılma ve tekrar barışma şeklindedir. Genellikle bu durum ise ilişkiyi yıpratır ve sürekli yapışkan tavra maruz kalan partnerin isyanı ile ilişki sonlanabilir.
- Kaçıngan Bağlanma: Kaçınmacı bağlanan bebekler annesi ortamdan ayrıldığında ilgisiz görünürler ve tekrar anne ortama geldiğinde onunla ilgilenmez veya çok az ilgilenir. Yetişkin yaşamında, ilişkilerinde genellikle yakınlık kurmak istemezler. Eşlerine karşı soğuk ve ilgisiz olurlar. Yakın ilişkinin çok da gerekli olamadığını düşünürler ve yalnız kalmayı tercih ederler. Birisinin ona bağlanmasından hoşlanmazlar. Buradan da anlaşılacağı üzere yoğun duygusal ilişkilerden kaçınırlar. Eşlerine güven duymaz ve ilişkinin kontrolü kendisinde olsun isterler. Bu durum ise, eşlerine karşı güven duymamasından kaynaklanmakta ve bu anlamda ilişkilerine çok yatırım yapmazlar. Çünkü günün sonunda onlar hep yalnız olacaktır ve kendi başlarının çaresine bakmalıdırlar inancına sahiptirler.
Görüldüğü üzere farklı bağlanma tarzları, ilişkileri yaşama biçimini ve çiftlerin beklentilerini şekillendirmektedir. Bağlanma tarzları, ilişkilerde yaşanan çatışma çözme becerilerini veya bir soruna karşı baş etme becerilerini de etkilemektedir. Aynı zamanda eş seçimini, ilişki sürelerini ve ilişki doyumunu da oldukça etkiler. Örneğin; güvenli bağlanma tarzına sahip çiftler, güvensiz bağlanan çiftlere göre sorun çözümünde daha yapıcı ve olumlu bakış açısına sahiptirler. Dolayısıyla çatışma çözmede daha başarılıdırlar. İlişkiden alınan doyum açısından değerlendirildiğin de güvenli bağlanan çiftlerin ilişki doyumları daha yüksektir.
Yararlanılan Kaynaklar
Terzi, S. (Tarih Yok). Romantik İlişkilerde Bağlanma Yaralanmalarına Yol Açan Olaylar:Nitel Bir Çalışma. Çağ, P., & Yıldırım , İ. (2013). Evlilik Doyumunu Yordayan İlişkisel Ve Kişisel Değişkenler. Türk Psikolojik Danışma Ve Rehberlik Dergisi , 13-23.